Her zamankinden daha çok birlik-beraberliğe, sevgi - saygı, hoşgörüye, kardeşliğe ve kenetlenmeye ihtiyaç duyulan hassas ve kritik bir dönemden geçiyoruz.
Bin yıldır bu topraklar üzerinde kardeşçe yaşayan insanlar arasında dış kaynaklı olarak ayrılık-gayrılık tohumları ekilmeye çalışılıyor. Özellikle Ramazan Bayramı'ndan hemen sonra düğmeye basılmış gibi başlayan terör olayları ile hemen her gün bir veya bir kaç tane şehit cenazesi geliyor. Genç yaşta insanlarımız şehit ediliyor, çocuklar yetim, hanımlar dul kalıyor, anne - babalar evlat acısı çekiyor...
Biz bu filmi 1980 öncesi de izlemiştik. O yıllarda çok tehlikeli günler geçirdik. Binlerce gencimizi kaybettik. Şimdi aynı tezgah kuruluyor ve aynı oyun sahneleniyor. Ama şimdiki daha farklı ve tehlikeli gibi... Kesinlikle bu oyuna gelmememiz gerekiyor. Çünkü gemi batarsa herkes zarar görür...
Evet, çok hassas bir toprak parçası üzerinde yaşıyoruz. Bu topraklar üzerinde dış güçlerin emelleri ve hevesleri var. İşleri - güçleri, bölmek, parçalamak ve yutmak...
Birlik olma ve kenetlenme zamanıdır. Zira Kurtuluş Savaşı'nda, Çanakkale'de ve diğer savaşlarda dedelerimiz kazma - kürekle ve çarıkla düşmana karşı omuz omuza birlikte savaştılar. Mezarları ve şehitlikleri ziyaret ettiğimizde beraber yattıklarını görürüz.
O halde neyi paylaşamıyoruz? Bu cennet vatanımız hepimize yeter. Başka Türkiye yok. Vatan yoksa hiç bir şeyin değeri - kıymeti olmaz.
İşte yakın geçmişte 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladık, eski ve tarihi günleri bir kez daha hatırladık. Gel de şimdi burada İstiklal Şairi merhum Akif'in İstiklal Marşındaki şu mısralarını hatırlamadan geçebilirsen geç. Mümkün mü? Sanki yeni yazmış:
" Bastığın yerleri ' toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı,
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Cani, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda."
İşte vatan bu! Birbirimizi sevelim, sayalım, hoşgörüyle yaklaşalım, insan haklarına saygılı olalım. Bu öyle zor da değildir. Kendimize yapılmasını istemediğimizi, başkalarına yapmazsak; veya kendimize söylenmesini istemediğimiz sözleri başkalarına söylemezsek problem kalmaz. Bu kadar basit... Aksi takdirde şehitlerimizin kemikleri sızlar.
Yüce Allah (cc) yardımcımız olsun, birlik beraberliğimizi bozdurmasın inşallah!..
Şimdi Kurban Bayramı geliyor. Bayramlar, adından da anlaşılacağı gibi sevinç ve neşe günleridir. Dini bayram günlerinde oruç tutmak bile haramdır.
Elbette ki bayramda büyüklerin duaları alınır, küçükler sevindirilir ve mezarlar ziyaret edilir. İmkan varsa uzaktaki akrabalar ziyaret edilir. Yoksa telefonla, vesair teknolojik imkanlarla bayramlaşılır. Eğer insanlar trafik canavarına kurban gidecekse bu şekilde yapılır.
Her bayramda çok sayıda insanımız trafik kazalarında hayatını kaybediyor. Ramazan Bayramı'nda yine 100 kadar insanımızı kaybettik. Bu bayram okulların açılışı bile 2 hafta ertelendi. Tatil uzun. Ne olur kurallara uyalım, acele etmeyelim ve kimse kazada hayatını kaybetmesin. Artık her akşam kaza haberlerini görmek- duymak istemiyoruz. Bayram sevincini hüzne çevirmeyelim!..
Herkese hayırlı bayramlar dilerim.
Okullar 28 Eylül'de açılacak, öğretmenler uzun bir hasret döneminden sonra öğrencilerle buluşacak. Eminim birbirlerini çok özlemişlerdir. Öğretmen ve öğrenci olmadan okulların kıymeti olmuyor.
Öğretmenlik sevgi mesleğidir. Haydi bakalım, çocuklarımız öğretmenlerimize emanet. Öğrencilerimizi de öğretmenlerimizi de çok seviyoruz ve hepsine başarılar diliyoruz. Yeni eğitim-öğretim yılı hayırlı olsun!..